Bir zamanlar, temizliğin, yıkanmanın ayıplandığını hatta ahlaksızlıkla bir tutulduğunu biliyor muydunuz?
Avrupa ve Amerika’da tarihin önemli bir bölümünde temizlik “uygunsuz” görülmüş ve dinsel açıdan yasaklanmıştı. Roma hamamlarında yaşanan o ünlü sefahat alemleri sonrası, Erken Hristiyan Kilisesi temizliği “din dışı” ilan ederek sorunu kökünden çözme yoluna gitmişti! Mesela, Kastilya Kraliçesi yaşamı boyunca yalnızca iki kez yıkanmakla övünmüştü; doğumunda ve evlenmeden önce!..
Fransa Kralı 14. Louis de ömründe yalnızca iki kez yıkanmıştı... Hatta Fransa Kralı’nı ziyarete gelen bir Rus elçi, ülkesine döndüğünde, Çar’a verdiği raporunda not olarak, “14. Louis’nin tıpkı vahşi bir hayvan gibi koktuğunu” bildirmişti! Rusların o zamanlar banyo kültürü çok daha ileriydi: ayda bir kez yıkanıyorlardı!
İşin ilginç yanı; adı sanı pek bilinmeyen uygarlıklar, güçlü ve gösterişli uygarlıklardan çok daha temiz ve doğal olarak sağlıklıydı. Arkeolojik araştırmalar, Gazze’de 5 bin yıllık bir banyo geçmişi olduğunu ortaya çıkardı. Babil’de bulunan, içinde sabun benzeri bir madde çıkan kil kapların, milattan önce 2 bin 800 yıllarına ait olduğu saptandı! Mısırlılar tarihe geçen en temiz toplumlardan; tabii firavunların Mısır’ından söz ediyorum!
Tabii ki, yıkanmanın zirvesinde olan toplum, Romalılardı... Roma umumi hamamları toplumsal hayatın merkeziydi ve banyo yapmak en temel sosyal görevdi. Roma’da kişi başına düşen ortalama su tüketimi bin 350 litreden fazlaydı.
-Bu miktar bugün ortalama 5-6 Türk ailesine fazlasıyla yetecek miktardı!