Anlaşılsın diye önce bilimsel izahat…
“Türk” adı, birilerinin bir yerlerinden uydurduğu,
sonrada üstüne yattığı “üfürükten tayyare” türü
bir yakıştırma değildir!..
“Türk” adının bir topluluk ismi olarak ilk defa Göktürk
Yazıtları’nda kullanıldığını biliyor muydunuz?.. Bitmedi;
Çin yıllığı Çou-Gu’da Göktürk
birliğini göstermek üzere MS. 542’de ve 545’de Batı Wei
İmparatoru T’ai-Tsu tarafından Göktürk Bey’i
Bumin’e elçi göndermesi münasebetiyle Türk adının
kullanıldığını biliyor muydunuz? Tarihçilerin bir bölümü bu nedenle
Türk sözcüğünü bu tarihten itibaren başlatırlar!..
Mesela ünlü Macar tarihçi Vambery Türk adının
“türemek” manasında olan “Türe ya da
Törü” sözcüğünden geldiğini ve “yaratılmış
mahluk” anlamı taşıdığını yazmıştı. Vambery’e göre bu
sözcük önce “Törük” sonra “Türük”
en sonunda ise “ü” harfinin düşmesiyle Türk halini almıştı!..
Bu açıklama akla hemen Göktürklerin, Ergenekon’dan çıkışı anlatan
“Türeyiş Destanı”nı
Getirmiyor mu?!.
–Demek ki, Türk adının binlerce yıllık bir geçmişi
bulunuyor!..
Bu isim Anadolu topraklarına ilk kez İtalyanlar, Cenovalılar ve Venedikliler tarafından 12. Yüzyıl’da verildi. Türklerin coğrafyası anlamındaki bu sözcük onların dilinde şöyleydi:
-Turchia ya da Türmeniya…
Zamanla, kullanım kolaylığı nedeniyle tek isim kalacaktı. Tarihi birazcık olsun bilenler, Türk akıncılarının, ordunun önünde Balkan ve Avrupa kentlerine akın yaptığını ve şu iki sözcüğün tarihe kazındığını bilirler:
-Mamma Turchia!..
Yani “Anneciğim Türkler!” Osmanlı Devleti 19. Yüzyıl sonuna dek bu sözcüğü benimsemedi...