Yukarıdaki fotoğrafa iyice bakın lütfen…
İçiniz acıdı, gözleriniz nemlendi, aklınıza bir yığın sözcük
doluştu, şayet yalnızsanız saydırdınız, kalabalık bir ortamdaysanız
yutkundunuz, içinizden saydırdınız, değil mi?..
-Benim yaşadığımı aynen yaşadınız yani!..
O
fotoğraftaki kadının adı Perihan Pulat, 77
yaşında, emekli Sayıştay hakimi!..
1 Mayıs’ta Ankara’da on binlerce kişiyle birlikte emekçinin
bayramını kutlamak, destek vermek için sokağa çıktı… Hep çıkıyordu
zaten, eylemlere, etkinliklere, anmalara katılıyor, evinde kendi
elleriyle hazırladığı dövizleri taşıyor, atılan sloganlara eşlik
ediyordu…
-Suçu büyüktü yani!..
1 Mayıs’ta da aynı suçu
işledi Perihan Hanım; işsizliğe, açlığa, yoksulluğa, şiddete,
baskıya karşı slogan attı, hazırladığı dövizi taşıdı. Karşılığını
da aldı tabi… Çocuğu, torunu yaşındaki pek çevik polisler
tarafından ağzı, burnu, alnı bi güzel düzeltildi… Yetmedi, yerlerde
sürüklendi, sürüklenirken coplandı, sonra da bir kenara
atıldı!..
Saray başta olmak üzere, iktidar cenahı seçimler için hazırladığı
broşürlerde, yaptıkları konuşmalarda lütfedip “Daha çok
demokrasi” sözü veriyor ya, işte yukarıdaki fotoğraf
verdikleri bu sözün elle tutulur, kanlı canlı kanıtıdır!..
-Bizi bekleyen yüksek demokrasinin belleklerden asla
silinmeyecek, silinemeyecek fotoğrafıdır!..
Bu fotoğraf
16 yıldır yaptıklarının, işledikleri cürümlerin, batırdıkları
ülkenin, ayrımcılığın, nefretin, yoksulluğa, açlığa, hapishanelere,
coplara, biber gazlarına, tazyikli kimyasal sulara mahkum ettikleri
insanların somutlaşmış vesikasıdır!..
-Bu fotoğraf, yazmak istediğim binlerce, on binlerce
sözcüğü tek bir karede donduran, ciltler...