Darbeler arasında “en darbe, eh darbe, oh darbe” gibi ayrım yapabilecek kadar yaşamış olanlarımız var.
12 Eylül’de “Darbeye Evet” demişsin. Şimdi “Darbeye Hayır” diyorsun.
Tamam, tekâmüldür ama, o “Evet” için hiçbir utancını, özeleştirini görmedik.
Nasıl bugün “darbeci FETÖ örgütüyle mücadele” kapsamında binlerce asker, polis, memur, öğretmen, bürokrat, vali, kaymakam, elçi, din adamı, akademisyen görevden alınıyor, işten atılıyor, kimi hapse giriyorsa...
Onca gazeteci bu yüzden gözaltında, tutuklu veya aranıyorsa... Eski futbolcular bile “darbeci terör örgütüne destek veya yakınlık”la suçlanıyorsa...
Bunu misal bir de 12 Eylül için düşünün!
*
12 Eylül darbesine sadece komuta etmemiş; katılmış (hayattaki) emekli, hele hele halen komuta kademesinde olup “genç subay” kimliğiyle, darbecilerin emrinde darbe için görev yapmış askerleri düşünün.
Dönem valilerini, darbeye katılmış, biat etmiş emniyet müdürlerini, polisleri, bürokratları, istihbarat örgütleri mensuplarını, Anayasa Komisyonu ve darbeyi ayakta alkışlamış Yüksek Mahkeme üyelerini, sonra ANAP, HP, MDP, SODEP, SHP, DYP, MHP, Refah-Fazilet ve hatta AKP’den siyasete atılmış olanları, üniversite yönetimlerini, öğretim üyelerini, din adamlarını bir düşünün.
Darbecilere yamanmış işadamlarını, medya patronlarını bir düşünün.