Bir kaçını sıralayayım; kifayet etmezse iktidar mensupları ve iktidarın medya mensupları, üniversite amirleri de ekler.
Basit bir şey. Seçeceksiniz:
McCarthyism mi, Cadı Avı mı, Engisizyon mu, 12 Eylül mü, 28 Şubat mı?
“İdol” hangisi?
“İslamofobi”den yakınırken her yanın asabi-fobik olması, “aydınofobi”nin tavan yapması hangisine daha çok benziyor olabilir?
Daha özgün bir şey mi? Elbet siz daha iyi bilirsiniz!
***
Evlerinden akademisyen toplayan nurtopu gibibir rejimimiz oldu.
Bir zamanlar evlerinden toplananlar neden sonra “Kumpas kurbanı” ilan edilmişti…
Şimdi anlaşılan “Paspas dönemi.”
Basacaksın, sileceksin, sindireceksin.
İmza mı atmış, bildiri mi yayınlamış, yazı mı yazmış, söz mü söylemiş… Akıtacaksın!
***
Türkiye kafayı öyle yemiş ki…
Şimdi en tepeden en tırnağa, emir-komuta zincirinde bir ağızdan “Vatan hainleri” diye saçılan suçlamaların hepsi, çok daha fazlası, “Çözüm süreci”denen dönem için iktidar mensupları ve mahsuplarına yapılabilir.
Üstelik bildiri filan değil; bildiğin icraat!
Kendi ifademle değil, şu anda pek ağırlıklı olan milli-resmi terminolojiyle söyleyeyim:
“Bebek katili ile görüşme”den “Terör örgütü ile çözüm için temas kurma”ya…
“Öcalan övgüleri”nden dere tepe, dağ taş “göz yum, dokunma, müdahale etme, görmezden gel” emirlerine!
***
Şu anda iki temel “terör örgütü” meselesi var…
PKK ile de “Paralel” dediğiyle de en çok temas, bazen temas ne kelime, hemhal olmuş olan kim? Bizatihi iktidar!
Bu kadar insan hayatı gitmese, canı yanmasa “ironi” denirdi ama, “rezaletin, felaketin daniskası”.