“(YAZAR) düşüncelerinden dolayı çok ağır bedeller ödedi.
Kemikleşen önyargılar ve tahammülsüz anlayışların bedelini tüm Türkiye ödedi.
Eleştiriye tahammül olmadan yol alamayız.
Söz olmadan, yazı ve fikir olmadan uygarlık iddiamızı gerçekleştiremeyiz.
Farklı düşünmek asla birbirimizi anlamaya, en azından anlama çabasına mâni olmamalı.
Demokrasinin temeli tahammül duygusudur.
Farklılıklar arasında diyalog geçerli olmalı.
Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye artık ne Çetin Altan’ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkûm eden bir Türkiye’dir; ne de Nâzım Hikmet’i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye’dir.
O algılarıyla vehimler üreten Türkiye yerini özgüvene bırakmıştır.
Hüviyetimizi koruyarak uluslararası camianın saygın bir üyesi olacağız.
Türkiye taşıdığı yüksek değerlerle modern dünyanın bunalımlarına çareler üretebilecek bir ülkedir.
Türkiye daha fazla özgürleşecek, daha fazla demokratikleşecek, kalkınacak.
İstikrar, demokrasi ve hukuk devletinin eksiksiz işleyişi çok büyük önem arz ediyor.
Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Her şeyden önce birbirine saygı duyma zorunluluğumuz var.
Çetelerle mücadelede hukukun üstünde yükselmeyi konuşuyoruz. Ülkenin içe kapanması için hile ve tuzak siyaseti kurulmasını istemiyoruz.
Türkiye tam demokrasiyi hak etmeyen bir ülke olamaz. Son 6 yıldır bu amaçla bütün dünyada mekik dokuyoruz.”