Kimimiz o halde ki, “sevmediği çocuklar”ın öldürülmesini makul, müstahak, meşru görüyor.
Yazı yazıyoruz; okurlarsa onlar için de tabii. O yüzden Diyarbakır’da 16 yaşında Çekvar Çubuk’un öldürülmesini anlatmayacağım.
“Terör” tamam da, “devlet hoyratlığı”nı “milletin gözbebekleri”yle anlatayım o vakit.
“40 bin ölümüz”ün üzerine yürümüş ve “40 bin ölümüz”le üzerimize yürüyen kâbusun kıyısındaki “bir başka şiddet” üzerine de düşünebiliriz.
***
Küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperek, “Bu devlet, Astsubay Özgür Örs’ü niçin ordudan attığını neden açıklayamadı?” diye başlayayım.
Hep soracağım.
Hudut karakolunda, “açık sınır”da, (nasıl bir emirle serbest kaldılarsa) 70 kadar Işid elemanı yakalamış, yine kovalamada sınırı az geçince Işid’e rehin düşmüş,“MİT tarafından teslim alınmış”, Başbakan’ın “Ailesine, TSK’ya, milletimize müjdeler olsun, kurtardık” diye ilan ettiği bir Astsubay neden kovuldu?
Biri yeni doğmuş, diğeri minik iki çocukla neden kapı önüne kondu?
Şu an dünyanın tartıştığı bu sınırdaki en ilginç olaylardan biridir onun kovulması.
Örs adeta çok şeyin tercümesidir!
TSK’nın er yapıp kovma gerekçesi şu:
“Mukavemet etmeksizin teslim olarak terör örgütü propagandasına vesile olmuş, TC ile TSK’nın itibarını zedelemiştir.”
Bunu söyleyen devlet şu anda “Işid petrolüyle ilişki… Işid’e sınırı kapatmamış olmak… Terör örgütü mensubu trafiği” ile suçlanıyor dünyada.
Hadi hepsi yalan.