“Normal”i şuydu:
“30 yılda 40 bin ölü” vermiş bir ülkede, “barış süreci ile düz ovada siyaset”in başarı kazanması herkes için önemli olurdu.
Oylarının temsil ve siyasi mücadele kabiliyeti kazandığını gören milyonlarca insan için de…
Dağdaki evladına hasret analar için de…
On binlerce asker-polis evladı için endişe etmiş anneler için de…
“Barış süreci”ni başlatmış bir iktidar için hele hele.
Yani bütün ülke için, siyasetin, Meclis’in, siyasi mücadelenin, temsilin önünün açık olması ne kadar önemli olurdu.
“Yüzde 15 almalıydık” diyen, “Türkiye partisi” olmak isteyen HDP için de elbette.
Partinin barajı geçmesi, Meclis’te grup kurmasıyla “sevinç” yaşayan onca insan, savaş yerine siyasetin bayramını da kutlar gibiydi!
***
Fakat bu pek hoşumuza gitmedi işte!
İktidar, kendisi biraz oy ve hatırı sayılır sandalye kaybetse de, tek adamın yolunu tıkasa da, “Türkiye’nin önünü açan, barışa siyasi temel oluşturan, ülkeye kazandıran” bu durumdan gurur duyabilirdi…
Oysa mateme girdi!