Umur Talu Habertürk Gazetesi

Guguk Kuşu’na her gün 1 Nisan!

7 polisin daha “patlayıcı”yla öldürüldüğü bir ülkede, Almanya’da yapılıp yayınlanan bir “klip” için devlet Almanya devletine nota verirken, üniversite ve gazete...

01 Nisan 2016 | 207 okunma

7 polisin daha “patlayıcı”yla öldürüldüğü bir ülkede, Almanya’da yapılıp yayınlanan bir “klip” için devlet Almanya devletine nota verirken, üniversite ve gazete binalarına polis yerleşmişti ki, Adalet Bakanı “I love you” etiketlerini kaldıran Twitter’ın Cumhurbaşkanı’na karşı kumpas kurduğunu belirtmiş ve 155’i arayan bir “sarhoş”un Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanmıştı ya, “iki gazeteci” casusluk denerek yine mahkemede olsa da hak ve özgürlükler bakımından Türkiye’den daha ileri bir ülke yoktu diye mecburen geri gitmek gerekiyordu, geride kalan ülkelerle mesafe çok açılmasın düşüncesiyle, işte bunun bilimsel olması için bir akademisyen daha tutuklandı, tabii ABD de bazı iller için alarm vererek personelin eşlerini ve hatta evcil hayvanlarını ülke dışına çıkarmasını söylüyordu, ancak ABD’te tutuklanan kişinin Reza Zarrab olup Türkiye ile alakası olmadığı için Türkiye’de iktidarın tanınmış bir beyefendisi olanRıza Saraf’ın belki de başka bir kişi olduğu düşüncesini de düşünmek lüzum ediyordu, lakin Obama, Clinton gibi ABD’li şahıslar “Paralelden himmet”karşılığında hizmet ediyor olabilirlerdi tabii, çünkü Güneydoğu’daki operasyonlarda kaybın çok olmasını Cumhurbaşkanı “paralel polis ve askerler”e bağlamıştı, zaten iktidarın ileri gidenleri “Ben emir verdim” diye övünmüşken bir köşeye göre Rus uçağını da “paralel pilotlar” düşürmüştü, şuradan biliyordu ki, Hava Kuvvetleri’ndeki F-16 pilotlarının yarısı “F tipi paralel”di, fakat Genelkurmay “emir komuta zinciri dışında darbe” iddialarına çok sert cevap verdi, ki istatistiksel olarak biliyoruz, 27 Mayıs öyleydi, 12 Mart öyle olacakken emir-komutaya sokuldu, 12 Eylül ki bugünlerin temel Anayasal ve kimyasal ilham kaynağıdır, tamamen emir-komuta içinde 28 Şubat’a kadar gelip oradan bugüne devam ediyordu, bilhassa rögar kapağını açıp içine atlayarak intihar eden vatandaşın tepkisi de belki hep bu kanallaraydı, iktidarın sözcüleri ve gözcüleri“taciz, tecavüz mağduru çocuklar”ı nasılsa Allah korur diyerek dört elle Vakıf savunması yapmıştı yapmasına ve fakat bu şekilde bugüne kadar gizlenmiş, örtülmüş, mağdurlarının sessiz kaldığı olaylar da patladı, aynen Almanya’daki klibin yasaklanmasını isteyince klibin daha çok izlenmesi, tıklanması, tiklenmesi gibi ve biz buna kelebek etkisi değil, helebak etkisi diyorduk bilimsel eğitimde, o yüzden Somali’de “teröristler” okul servisine saldırmış, iki Türk öğretmen de öldürülmüştü ve Diyarbakır’da Sur’da değil, şurda “terörist” olmayan vinç okula çarpmış, öyle de iki çocuk ölmüştü, büyüselerdi adı “Göl Panaroma” olan bir inşaatın 24’üncü katından göle değil, zemine çakılan işçi de olabilirlerdi, insanlara hayat versin diye inşa edilen hastanede ölüme düşen iki işçi de, 12 yaşındaki Suriyeli çocuk gibi haftada sadece 50 liraya tamirci yanında işçi olarak çalıştırılıp o büyük parasını tinerciye kaptırmamak isterken kafası kesilmiş olarak büyümemek de vardı, ölmekten daha beteri olabilir miydi 13 yaşındaki bir kızın baba, amca, abi tecavüzüne uğramasından, yine de 13 yaşında başka bir çocuğa tecavüz eden 26 adamın “kız çocuğun rızası vardı” diye hafifletilmiş cezalara çarptırıldığı bir ülkede yaşıyorsanız, 13 yaşında başınıza bir mermiyle de ölebilirdiniz, 12 veya 2’de de, bu durumda konsoloslar kimdi ya, işte korumalar ABD’de protesto edenleri gayet medeni şekilde, şiddete başvurmadan, sadece bağırarak bastırmaya çalışıyordu fekat ertesi gün memleket hasretiyle gazetecilere yine saldırdılar ve anlaşılıyordu ki askerini, polisini, vatandaşını koruyamayan, daha ziyade anaların “Allah korusun” dualarına emanet eden bir devlet o kadar da sessiz ve korumasız değildi, o yüzden de Ekonomi Bakanı gayet tabii gurur duyuyordu, “13 yılda yolsuzlukta büyük aşama kaydettik” diye, bunu hepimiz elbette bilemiyorduk çünkü misal, büyük bir yabancı ilaç firmasının “Türkiye’de 85 milyon dolar rüşvet dağıttığı” iddia ediliyordu ve herhalde hasta, hasta yakını ve merhum-merhume olarak siz almıştınız bu rüşveti.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Komple saldırı mı komplo tezgâh mı? 05 Ekim 2018 | 4.360 Okunma Bundan böyle, Aznavour da yok! 02 Ekim 2018 | 174 Okunma İnci Sokağı'ndaki kız! 30 Eylül 2018 | 172 Okunma Fransa başbakanıydı… Barselona başkan adayı oldu! 28 Eylül 2018 | 244 Okunma Ajax'tan takasa, Avrupa'nın Pers seferi! 26 Eylül 2018 | 124 Okunma