Müsaadenizle şöyle özetleyeyim:
Bir fesadın büyümesine göz yumuldu…
Sonra da şaşkın şaşkın oturuldu:
Bu karga benim gözümü niye oydu?
***
Keşke onca insan değil, sadece göz olsaydı, iki gözüm.
Lakin “sıfır sorun”un, “barış”ın teğetine gelmiş memleket, kan olmuş akıyor ve efendiler hala tepeden bakıyorsa…
Bırak tenkidi menkidi; önce çuvaldızı alıp...
***
Müsaadenizle şöyle özetleyeyim:
1.Suriye ve Esad “aşırı” dostumuzdu; önceki iktidarları “kuşku ve korku yüzünden” düşmanlık yaratmakla suçlayacak kadar.
2. Suudi ve Katar ittirmesi, “Sünni Blok” gazı, şimdi ıslık çalan Batı’nın dürtmesiyle “Suriye iç savaşı”na yazıldık.
3. Taraftardan öte, “büyük oyuncu” işte.
4. “Kendi çözüm ve barışı” eşiğine gelmiş bir devletin kadim korkusu, “Suriye sınırında bir Kürt şeyi” büyüdü. (Öteki sınırda Irak Kürtlerine karşı o korku kalmamıştı artık. Ama Suriye Kürtleri fazla akrabaydı!)
5. Hesapta en iyisi, Esed indirilirken, sınırda da “kırmızıçizgili devlet geleneği zekâsı”yla bir Arap-Türkmen hattı olsun, kalsındı.
6. “Kobani’nin düştü düşecek hali” o yüzden müjde gibi dolaştı yurdu.
7. Fiilen kim düşürecekti Kobani’yi? O sıra orada hangi “Sünni grup” varsa; işte Havalimanı’ndakiler mesela!
8. İçeride “barış” eşiğinde olduğu sanılan memleket, Suriye’nin tamamı bir yana, bilhassa Kobani-Rojava üzerinden “bir nevi iç savaş” halindeydi.
9. Hem de ABD baskısıyla İncirlik “Kobani direnişine destek için” açılırken; “Kobani’de Işid’le savaşmak üzere” Iraklı Peşmergeler Türkiye’den geçirilirken.
10. Kobani orada düşmeyince, iki yönden “buraya” düştü: PKK, Kobani’yi içeriye taşımak istedi; devlet de “Kobani’yi içeride çözmek.”
11. Işid de Kobani’yi, önce 7 Haziran seçimi arifesinde Diyarbakır bombasıyla, sonra Suruç’la Türkiye’ye taşıdı hepsinden önce. Hedefleri birinde HDP mitingi, diğerinde “düşmemiş Kobani”ye yardım için toplanmış insanlardı.
12. Yetmedi, Işid Kobani’yi Türkiye’nin kalbine, Ankara’ya da taşıdı.