Enflasyonu düşüreceğiiiz, denip… Düşürülemese, evet çok kötü
olur ama ölmeyiz, gençler kolay kolay ölmez!
3. Köprü yapacağııız, denip… Yapılamasa, iyi mi kötü mü olur
bilemeyiz, ama suya düşmeyiz!
3. Havalimanı yapacağııız, denip… Yapılamasa, en azından uçup
göçmeyiz!
4. Çılgın projeyle kanal yapacağııız, denip… Yapılamasa, herhalde
çıldırmayız.
Lakin, Gençler artık ölmeyeceeek, denip… Gençler yine ölmeye
başladığında, hepimiz parça parça ölürüz!
***
Yarım asrın hayali buydu. Hayal bir yana, vaadi, teminatı, sözü,
namus sözü, umudu buydu.
Enflasyonlu, üçüncü köprüsüz, bir üçüncü havalimansız, çılgın
projesiz filan yine yaşanırdı…
Doğru! Yaşanırdı.
Böyle ölüyorsun.
Yani yaşadığını zannedenler de aslında ölüyor.
Bu kadar çok evladı ölen bir ülke çok canlı kalamaz!
Bir pusuda, bir canlı bombada, bir bodrumda, bir servis aracında,
bir namlunun ucunda, bir patlamanın cehenneminde ölüyor.
Geçecek fazladan köprü olmadığında, uçacak fazladan alan
olmadığında, alt tarafı, var olana sıkışırsın…
Ama köprüden geçecek canların, oradan uçacak çocukların onar onar
devrildiğinde, bilmiyorum yani, nasıl huzur bulur, nasıl
şükredersin!
***
İktidar ve büyükleri hem her şeyi herkesten daha iyi ve kesin
biliyor…
Hem de sık sık “aldatıldık” diyor.
Esad aldattı… PKK aldattı… Işid aldattı… YPG aldattı… Rusya
aldattı… Paralel aldattı… ABD aldattı… AB aldattı… Irak aldattı…
İran aldattı…
Tamam, yani çok tuhaf; hem herkes aldatmış, hem hala bu kadar
eminsin kendinden.
Yarım asrın en bahar kokulu hayalini, en hayati umudunu, en canlı
vaadini, en büyük sözünü, en ciddi teminatını vermişsin…
77 milyon mu dersin artık, yoksa şimdilik sadece ölen, öldürülen
polisleri, askerleri, sivilleri, gençleri, çocukları ve sevenlerini
mi sayarsın, ister ayrı ayrı, ister toptan toplarsın; ama hepsi
“inanmış, aldanmış, aldatılmış.”
Misal, Uzman Çavuş Sercan Yılmaz; tamam, askerdir, ölmeye öldürmeye
hazırdır ama, “son maaşıyla” düğün salonu tutmuş; belki “Gençler
artık ölmeyecek” diye.
Gel o cenazeye o müjdeyi anlat şimdi!
***
Bir milletin, bir toplumun, bir halkın üzerinde düşünmesi gereken
budur.
Birbirine diş bilemeden önce, bilenmiş düşlerinin neden suya
düştüğünü, bu kadar evladının neden bir vaadin kucağındayken
toprağa ölü düştüğünü düşünmek zorundadır.
Tamam, teröristler var, düşmanlar var…
Ama bu vaatler onlar yokken verilmedi… Onlara rağmen, onlarla
birlikteyken, onlar zaten varken verildi.
O yüzden “Aldanmışlık, aldatmışlık” bildiğin gibi değil!
Ya hesapsızlık, izansızlık vardı… Yahut insafsızlık var!