6 ay önce, artık hangisini diyorsanız, “ateşkes, barış, çözüm süreci, çatışmasızlık, analar ağlamasın” diye yaşayan bir ülkenin birden ölüye dönüşmesinin sırrını iktidarda, PKK’da, seçim sonucunda arıyoruz elbette.
Herkes durduğu ve kımıldamadığı yere göre.
Tabii o arada polis, asker, vatandaş, çocuk, “etkisiz hale getirilen” olarak kaybettiklerimiz hariç!
Onlar bize bakıyor:
Ne dediniz ne oldu, diye…
Önce barış gördük, sonra birden öldük, diye!
***
Belki şunu da kabul etmeliyiz.
Bu memlekette “derin devlet” ve “derin PKK” refleksleri öyle geçici değil.
Çok komplo teorisine ihtiyaç yok ama hep “tam şey oldu” derken silahlar “nah”diyor!
AKP şu an yeni iktidar olsa her saniye “derin devlet” dinlerdik.
Ama ya o “derin devlet” yok oldu yahut AKP derinde kayboldu!
***
1992’de Özal ciddi düşüncelerle “ateşkes, barış, çözüm” diye kıpır kıpırken, sonuncusu Adnan Kahveci’ye olmak üzere raporlar hazırlatırken, tüm yıl çok çarpıcı katliam ve cinayetlerle idrak edilmişti.