Bir süre öncesine kadar sınırının ötesinde ve içinde “barış” telaffuz eden bir Türkiye vardı.
İster “sıfır sorun” diye…
İster “Çözüm süreci” diye.
Şu anda o Türkiye yok.
Türkiye var ama bizzat AKP iktidarının da “yarattığı” o “barış umuduna kapılmış”ülke yok.
***
“Barış” umudu da sınır ötesi gerginlikler ile “sınır içi terör, terörle mücadele, 40 bin ölümüz”den çıkarak doğmuştu.
Binlerce acının içinden süzülmüş, ortak bir vicdan ile ortak bir akla ulaşılıyor sanılmıştı.
Sönmesi hiç mümkün görünmeyen bir yangın yerinde hemen ufuktaki bir umuda dönüşmüştü.
Bu şu demek:
Yine mümkün olabilir.
Sadece, bu ülke için, milyonlarca insan için, herkesin haysiyeti, hayatiyeti ve hakkaniyet için bunun tek doğru olduğuna inanılsın.
***
Bu inancın ilk yeşereceği yer ise Meclis.
Dokunulmazlıklara dokunarak, intikamla 90’lara dönmüş bir Meclis değil.
Çifte kavrulmuş bir seçimden çıkmış, tarihin bu çılgın dönüm anlarında Türkiye’nin kaderini üstlenebilecek bir Meclis’le.
Eğer oradakiler kendilerinde bu sorumluluğu görüyorsa tabii.