Duvar dibine dördü kız, 10 çocuk dayanmış.
Yüzleri duvara dönük. Kimi kısa, kimi uzun boylu. Kızların başı örtülü.
Hemen hepsi tek ayağını havaya kaldırmış. Çoğu iki elini de havaya kaldırmış. Teslim olmuş, teslim alınmış gibi.
“Suriye’de olsa” dersin ki, “Yoksa kurşuna mı dizilecekler!”
Suriye’de değil neyse ki; İstanbul’da!
Bahçede, bahçe dediysek de beton alanda onlara bakakalmış başka çocuklar bir emirle binaya giriyorlar.
Emri veren “efendi”nin elinde bir sopa; arada gidip gidip duvara yapışmış, sırtları dönük çocuklara vuruyor.
Nasıl olsa teslim olmuşlar!
Binanın mavi tabelasında “İmam Hatip Okulu” yazıyor.
Suriyeli mülteci çocuklar için “Geçici Eğitim Merkezi”, yani GEM!
***
Bu haber Evrensel’de Cansu Pişkin’in imzasıyla çıktı. “Görüntülerin kaynağı” ise, okulun bahçesindeki olayı muhtemelen telefonuna kaydeden bir okur.
Evrensel, GEM Müdür Yardımcısı’na da olayı aktarmış, sormuş, neyse ki kendisi de cevaplamış, “Haberim yok. Hiç böyle bir şey olmamıştı. Görüntüler doğruysa soruşturma başlatılır” demiş.
***
Konumuz “Çocuklara bir nevi işkence” elbette…
Bir konumuz da, “duvarların ardındakini görebilmek, duyabilmek, okuyabilmek, bilebilmek, sorgulayabilmek.”
Bunu kim yapacak?
Elbette o görüntüleri alan “okur-vatandaş” gibi çeşitli tanıklar, tanıklıklar da. Ancak nihayetinde gazetecilik yapacak.
Ya duvarlar güçlüler, kudretliler, servetliler, muktedirler, iktidarlar, devlet tarafından yükseltilmiş ise…