Astsubay Ömer Halisdemir ile Tuğgeneral Semih Terzi yüz yüze gelip birbirlerine baktıklarında, birkaç saat önceki durumları şöyleydi:
Sivil iktidar, Genelkurmay’ın da isteğiyle, “Paşa”ya “Temsil, makam, rütbe vs.” 7 çeşit tazminat vermekteydi.
Sivil iktidar “Paşa”ya gıcır gıcır Disiplin Yönetmeliği hediye etmişti. Alttaki askerleri, sadece emir-komuta etmesin, emir kulu, emir kölesi, emir manyağı da yapsın; iki dudak arası çiğnesin, ezip yutabilsin diye.
Sivil iktidar “Paşa”ya, Cumhurbaşkanı’nın ıslak imzası daha kurumamış “Yargı zırhı, dokunulmazlık” bahşetmişti; darbe ayrı da, milletin bir kısmına kötü muamele ederse, dert etmesin, iktidar kollar diye.
Sınırsız lojman, keyfince araç, demir kesen emir, sorunsuz otorite, sorumsuz otoriterlik, vakıf ve Oyak yönetim koltukları… Hepsi esas duruşta emir ve görüşlere hazırdı.
Astsubay Ömer’e ise, arada bir vaat, her saat buyruk verilmiş, pek ufuk ve umut verilmemişti.
***
“Semih Paşa” 15 Temmuz gecesi, Özel Kuvvetler’i basıp teslim almak istediğinde Komutan Zekai Paşa yoktu; makam odasında “Emir astsubayı” Ömer Halisdemirvardı.
Belki komutanından emirle, belki inisiyatifiyle, orayı teslim etmedi; Genelkurmay ve iktidarın bin tür tazminat ve yetkiyle donattığı “Darbeci Paşa”yı, dendiğine göre alnından vurdu.