20 sene olmuş.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin tanık olduğum 35 yıl içindeki en önemli dönemi Nail Güreli başkanlığı sırasındaydı.
Devir biraz öyleydi. Gazetecilik öyle. Genç gazeteciler öyle. Örgütlü çabalar öyle.
Yoksa, bilen bilmeyene söyler ya, gazeteciler öldürülüyordu o günlerde. Bazen bir kuytuda kafalarına sıkılarak.
Tanınmış isimler de ama tanınmamış olanlar da.
Metin Göktepe mesela. Bir dönüm noktası olmuştu.
Genç bir gazeteci, tam Sabancı Suikastı öncesinde, haber peşindeyken bir köşede devlet şiddetiyle can vermiş, meslekte akıl, vicdan ve dayanışma sıçramasını adeta mütevazı hayatının en değerli mirası olarak bırakmıştı.
***
O günlerdi. Henüz yönetimine seçilmediğim TGC’nin Başkanı Güreli “Bir meslek etiği metni hazırlayabilir misin” dedi.
Abartmıyorum, o güne kadar dünyanın her köşesinde gazetecilikte etik-deontoloji-ilkeler adına ne kabul edilmiş, yayınlanmışsa hemen hepsini okudum, karşılaştırdım.
Enternasyonal, ulusal, örgütsel metinler de, kurumsal olanlar da.