Bu istatistiklere güvenirsek, iki basit gerçek var:
1. AKP döneminde, öyle böyle büyümenin de etkisiyle, gelir dağılımı adaletsizliğinde “birazcık” gerileme yaşandı; alt-üst gelir farkı ve adaletsizlik tabii yine dünyanın en dengesizlerinden.
AKP’nin arkasındaki “sosyal destek” yanında, özellikle bu “ekonomik destek ve umut” da hep var oldu; özellikle son iki yıla kadar.
Bu ritmin bozulmasından ve “daha kötü şeyler olmasından” endişe, o desteği hep diri tuttu.
Büyümeden kitlelere düşen şuydu: Çoğu zaman borçlanarak, krediyle vesaire de olsa, “gelir”, daha doğrusu “tüketim-gider” artışı veya gelir illüzyonu.
2. AKP döneminde, , gelir dağılımı adaletsizliğinin çok çok ötesinde bir servet dağılımı adaletsizliği azdı; bu açıdan Türkiye dünyanın en amansız ülkelerinden biri oldu.
AKP’nin arkasındaki “maddi destek” de böyle bir şey; iktidarın “iktidar çevreleri”ne desteği de bu. Muhtemelen geniş halk kesimlerinin de henüz tam görmediği bu.
Çünkü “gelir, gider, tüketim”i kendi hayatında birebir gören geniş kitleler; Ak Havuz veya Beyaz Yavuz, efendilerin elinde biriken serveti doğal olarak ölçemiyor.