Şükrü Göksoy’dan bana ilk mesaj 10 Ocak 2016’da geldi:
- Sarımsak sanayisine gönül vermiş bir iş adamıyım. Kastamonu OSB’de Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük sarmısak fabrikasını kurduk.
Mesajı yakınma doluydu:
- Başıma devlet, siyaset, finans, pazar, üretici ayağında gelenleri bilmek bile istemezsiniz. Bu ülke kendi girişimcilerini öğütüyor. Sizin yazdıklarınızı okuyunca, “Galiba sadece benim ailem hışıma uğruyor” diye düşünüyorum.
Göksoy Gıda A.Ş.’nin patronu Şükrü Göksoy, ikinci mesajını 9 Temmuz 2016’da gönderdi:
- 8.5 milyon lira ve 30 yıllık birikimle yatırım yaptık. Bankacılık sistemi, bazı devlet kurumları, teşvik sistemi, ekonomiyi etkileyen hukuki yetersizlik ve boşluklar bizi bitirme noktasına getirdi.
Aynı mesajda şu noktanın altını çizdi:
- Bu fabrika, 30 milyon lira ciro yaratıyor. Ancak, sermayemiz yetersiz kalıyor. Fabrikayı kapatma noktasına geldik. Oysa, İtalyan ve İspanyolların hayran kaldığı bir işleme sistemimiz var.
Bankaların yatırımcıyı teminatı kadar değerlendirdiğini kaydetti:
- 4 önemli market zinciri iflas erteleme istedi. O zincirlerden tahsilatlarımız zora girdi.
3’üncü mesaj 15 Temmuz hain darbe girişiminden 3 ay sonra ulaştı:
- 15 Temmuz’dan sonra bizim sorunlar dağ gibi büyüdü. Ürün verdiğimiz marketler arasında zorlananların sayısı arttı.
Bu dönemde SGK’nın haciz işlemiyle karşı karşıya kaldıklarını bildirdi:
- Türkiye genelinde 15 bin noktada malımız var. Biz de iflas erteleme istedik. Ancak, KHK, iflas ertelemeden yararlanmamıza imkan vermedi. “Vahşi faizleri” kabullenerek borç yapılandırdık. Buna rağmen bir banka, “Fabrikanızı sattırırım” deme yolunu seçti.
Giderlerini kısmak için özel hayatlarında da önlemler aldıklarını aktardı:
- Çocuklarımızı &ou...