Türkiye’nin temel sorunu, kim ne kadar oy alarak Meclis’te hükümet kuracak güce sahip olursa olsun, orada etkisizleştirilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasıdır. Yıllar yılı Meclis’te ezici çoğunluğa sahip olan resmi ideolojinin kapsamında olmayan partilerin (onlara sağ partiler denmesi ise ayrı bir garabettir) durumu budur.
Bu partilere ‘hükümet kursalar da iktidar olamayacakları’
söylenirdi. Bu durumun neredeyse bir deyim halini almış ifadesi
‘ülkede zinde güçler sizin iktidar olmanıza müsaade etmez’ türünden
bir tehdittir. On üç yıl boyunca çeşitli saldırı ve tehditlerin, AK
Parti’ye de yöneldiğini artık bilmeyen yoktur sanırım.
Türkiye bunları geride bıraktıysa bunda, Erdoğan’ın geri adım atmak
gibi bir tavrı tanımayan liderliğinin, üstelik böyle bir davranışın
toplumun bütün özgürleşme ve demokratikleşme talepleri
doğrultusunda ortaya koyduğu iradeye sırtını dönmek olacağının
bilincinde olan bir ‘halk siyasetçisinin’ başat rolü
bulunmaktadır.
Siyasete güç kazandırmak