Hiçbir terör eylemi tesadüfi olamaz; hele bu coğrafyada yaşıyorsanız karşılaşacağınız olaylar asla kendiliğinden değildir. Bu coğrafyanın özellikle de Anadolu’da yaşamanın bedeli ağırdır. Biz Türkler bunun bedelini bu bin yıl içinde defalarca ödemiş olmamıza rağmen, “her yeni hesaplaşma döneminde, uluslararası sistemde veya onun alt sisteminde oluşan her değişimde bunun farklı biçimlerde önümüze konduğunu, konulacağını” bilmek zorundayız. Yine terör bu hesaplaşmanın bir parçası olarak karşımızdadır ve Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı bu süreçte terörün kapsamının değiştiği, şiddetinin arttığı görülmelidir.
Ortadoğu’nun İmparatorluğun çöküşüyle birlikte nasıl
yağmalandığını, sömürgeleştirildiğini, kontrol sahalarına
bölündüğünü unutmamak gerekir. Yapay sınırlarla oluşturulan
devletler, aslında Batılı ülkelerin paylaşım alanlarını ifade
etmektedir. Buralarda yaşayan insanlar, kendi topraklarında söz
hakkı istedikleri her durumda ise kıyamet kopar.
“Bugün Libya, Mısır, Suriye gibi ülkelerde yaşanan insanlık dramı,
bu ülkelerin kendi halklarını devre dışı bırakarak, yeniden
düzenleme çabasının sonucudur. Bu yeniden düzenleme mücadelesinde
sadece Batı yoktur, İran, İsrail, Rusya hatta Çin bile duruma
müdahildir.”