Hasan Karakaya Hakk’a yürüdü. Yazılarından çok eskiye gitse de, yüz yüze tanışıklığımızın yakın sayılabilecek bir zamana uzandığını belirtmek isterim. Bir televizyon programı vesilesiyle daha ilk karşılaştığımızda sanki kırk yıllık dost gibi sıcak ve içten yüzünü, gözlerindeki gülümsemeyi bulmuştum karşımda. Sonra birçok seyahate birlikte katıldık, onun tabiriyle ‘gurbet arkadaşlığı’ yaptık. ‘Akil Adamlar’ heyetinde birlikte olduk. ‘İstanbul’a ne zaman gelirsen ara, neredeysen ben bulurum’ nezaketiyle, sürekli davet eden Hasan Ağabey artık yok.
İnsan, geç tanıyıp erken kaybettiği dostların yokluğuna, hele ne zaman ararsa yanında bulacağından emin olduğu insanların artık olmadığına kolay inanamıyor. O sıcak tavrıyla, sizi kucaklayan, ‘yalnız değilsiniz’ diyen, her şart altında geleceğe ümitle bakan o coşkulu, gözlerinin içi gülen adam artık dostlarının gönlünde yaşayacak.
Varlık-yokluk
Ölüm, her insanın yolunun uğrayacağı bir durak. İnsandan geriye hayattayken yaptıklarından başka bir şey kalmıyor. Hasan Karakaya kısa ömründe büyük bir mücadelenin içinde adam gibi yaşayıp, geriye örnek bir mücadele adamı kimliğini bırakarak gitti.