Türkiye’nin Ortadoğu siyasetinde yeni bir hamle yaparak rüzgârı tersine çevirip arkasına alarak yürümeye başlaması tam anlamıyla yeni bir durum yaratmıştır. Çözüm süreciyle ellerinden Kürt kartını düşürenlerin sahneye koyduğu ‘iç savaş’ taktiği tutmayınca son çare olarak FETÖ darbe girişimine ümit bağlayanlara cevap Suriye’de verildi. Türkiye Ortadoğu’dan atılmaya çalışılırken, hamleyi tam da buradan yapması ne anlama gelmektedir?
Bu sorunun birçok cevabının olacağı açıktır fakat en önemlisi Türkiyesiz bir Ortadoğu siyasetinin artık mümkün olmadığı gerçeğidir. Bu coğrafyanın tarihini, kültürünü, insan birikimini, devlet bilincini hesaba katmadan buraya müdahale edenlerin göreceği daha çok şey bulunmaktadır. Ne Türkiye’ye ne bu bölge toplumlarına artık yüz yıl öncenin şartlarına mahkûmmuş muamelesi yapmaya kimsenin hakkı yoktur ve yapanlar yanıldıklarını kısa sürede göreceklerdir.
Orada kim var?
Suriye bağlamında bölge siyasetiyle ilgili ilk varsayım şudur: Türkiye’nin öncelikli yaklaşımı bölgedeki ülkelerin bütünlüğüdür; dolayısıyla ilk ittifak noktası Suriye’nin bütünlüğünü savunanların toplanmasıyla gerçekleşebilir. Türkiye, Rusya, İran ve diğer bölge ülkeleri için öncelikli olan budur, Irak’ın bütünlüğü de, Suriye’nin bütünlüğü de onların siyasal rejim sorunlarından önce gelmektedir. İkinci öncelik terör örgütlerinin etkisiz kılınması, terörün sonlandırılmasıdır ki bu rejim sorunlarının barış içinde, müzakere demokratikleşme reformlarıyla çözümünün önünün açılması demektir.