Bugün Ortadoğu başta olmak üzere bütün coğrafyalarda yaşanan çatışmaların, istikrarsızlıkların arkasında Batı’nın küresel ölçekte oyun kurucu üstünlüğünü kaybetmesinin olduğunu söylemek isterim. Küreselleşme dinamiklerini üreten kaynaklar arasında başta Amerika olmak üzere, Batı’nın rolü başat konumdadır fakat Batı içinde yer aldığı bu sürecin sorunlarını aşmakta yetersiz kalmaktadır ve bunu her geçen gün daha fazla hissedecek bir dönemden geçmektedir.
Batı uygarlığının dayandığı dünya görüşü, ekonomik güç merkezleri, yaratıcı muhayyilesinde ortaya çıkan sorunlar derinleştikçe, Batı dışı toplumların mukayeseli olarak ön plana çıkmasına uygun bir ortamın oluşması da kolaylaşmaktadır. Bugün Türkiye, Ortadoğu, Kafkaslar’da meydana gelen çatışmalar, krizler, terör olayları ve diğer istikrarsızlıklara bir de Batı’nın bu coğrafyalardaki hâkimiyetini kuran dinamiklerin zayıflaması açısından bakmak, değerlendirmek gerekir.
Batı’nın düşüşü
Bu süreçte Batı sisteminin yaklaşık yüz yıllık Ortadoğu
hâkimiyetinin sonuna gelinmesine vereceği bir cevap olmadığını
söylemek için PKK/PYD ile işbirliğine yönelen ABD’nin tutumuna
bakmak yeterli olabilir. Yine bütün bu değişim sürecinin
nitelikleriyle çelişen İsrail’in siyasetinin farklı bir yere
evrilmesini temin edemeyen ABD’nin, değişimin dışında kalacağını
görememesi veya bunu sağlayamaması nasıl açıklanabilir.
Küreselleşme dinamikleriyle birleşen toplumlar, dünya sistemini
aşındırıp dengeleri değiştirdikçe Batı merkezli bu sistemin ayakta
kalması zordur. Bu durum aslında bir ‘çağ değişimi’ni ifade
etmektedir. Kim ne derse desin, Doğu’nun yükseliş sürecine
girilmiştir. İnsanlar kendi hayat sürelerinden daha uzun erimli
büyük zaman dilimlerine ulaşan değişim dalgalarını fark etmekte
zorlanırlar. Batının yaşadığı bu sorunu; yeni değişim dalgası
içinde yeni bir güç merkezinin kurulması sorununu anlamak bu
bakımdan kolay değildir. Oysa bu değişime tanıklık eden büyük
düşünce adamları uygarlıkların değişim meselesini çoktan haber
vermişlerdir. Şimdi bu dalganın adım adım nasıl ilerlediğini daha
iyi görmek durumundayız.
Batı’nın krizi derinleşiyor. Geçtiğimiz iki yüzyıllık o mağrur,
kibirli Batı şimdi en küçük bir olay karşısında bile telaşa
kapılıyorsa, terör örgütleriyle işbirliği yapmaktan başka çare
bulamıyorsa durum ciddidir. Amerikan çağı Batıya neredeyse yüzyıl
kazandıran yeni bir nefes almayı sağlayan bir dönemi
başlatmıştı.