Bu soruyu sormamın birçok sebebi var. Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı tablonun hükümet kurmak için koalisyon yolundan başka bir imkân bırakmaması ve AK Parti'nin muhtemel hükümet ortakları olabilecek başta MHP olmak üzere tüm partilerle görüş farklılıklarının olduğu herkesin bildiği bir husustur.
O halde çözüm süreci, bir koalisyon hükümeti mümkün olduğunda devam edebilir mi? Çözüm sürecinin ancak HDP'li bir koalisyonla devam edebileceğini söyleyenleri, yazıp çizenleri ciddiye almak mümkün müdür?
Bütün bu soruların cevabı aslında bizatihi sürecin kendisinde gizlidir. Çözüm sürecinin başladığı günden, ilk akil adamlar toplantısından 2014 Mayıs ayına kadar geçen zaman aslında yaklaşık otuz yıl süren bir kanlı tablonun bitirilebileceğine dair ümitlerin yeşerdiği bir dönemdir.
Barışın düşmanları
Bu zaman diliminde bütün Türkiye'de olduğu gibi, hatta daha fazla iyimserliğin bölgede yaşandığı, bu toplumsal barış projeye katkıda bulunmaya çalışanlar tarafından çeşitli vesilelerle kamuoyuna yansıtılmıştır. Bölgede silahların susması, çocukların-gençlerin dağa kaçırılmasının bitmesi, tam tersine dağa kaçırılmış çocukları ailelerine dönmesi benzeri olaylar hayatın normalleşmesine dair güçlü bir kanaat oluşturmuş, bölgede korku dolu karanlık geceler bitmiş, insanlar gece gündüz hayatın içinde korkmadan var olabilmenin mümkün olduğunu hissetmişlerdir.
Bu barış dönemi sadece kamu yatırımlarının önünü açmakla kalmamış, ekonomide yaşanan canlılık sivil yurttaşların da bölge ekonomisinde inisiyatif aldığı bir süreç oluşmuştur. Turizmin canlanması, pazarlar arasına ilişkilerin yeniden kurulması, neredeyse Güneydoğu'nun her şehrinden ihracat yapan tüccarları, girişimcilerin tarih sahnesinde göründüğü pozitif bir atmosfer yaratmıştır.