Bu ülkenin talihsizliklerinden biri de ‘darbeciyle’ ‘devrimcinin’ birbirine karıştırılmış olmasıdır. Bunda, 27 Mayıs Darbesi’nin uzun yıllar ‘devrim’ diye anılmasının önemli bir payı olduğu söylenebilir fakat bu açıklama da yetersizdir; çünkü aydınların daha doğrusu kültürel hegemonyanın aydınlarının zihin dünyasında ‘darbe’ zaten ‘devrim’ le özdeş bir harekettir yeter ki darbeler kendi ideolojik/politik hegemonyalarını iktidarda tutsun veya iktidar alanlarını teminat altına almak üzere yapılmış olsunlar.
“‘Darbeciye’ ‘devrimci’ denilmesi bir siyasal gelenek haline gelmişse orada demokrasi karşıtı bir zihniyet, duruma hâkim olmuş demektir. Çünkü Türkiye’de ‘devrimci’ diye bilinen öyle nitelenen gerçekte darbeciden başka bir şey olmayan adamların bariz vasfı ‘demokrasiye düşman’ olmalarıdır. Türkiye’nin egemen aydın zümresinin dramı tam da burada başlar.”
DARBECİNİ SÖYLE…
Türkiye’de tek parti yönetiminin kurulma