Türkiye’nin giderek ‘kutuplaştığı’ söyleminin, zaten var olan ve tarihsel derinliği olan bir kutuplaşmayı hatta bölünmeyi en azından görmezden geldiğinin daha önce altını çizdim. Türkiye’deki kutuplaşmaların meydana getirdiği bölünmeler, bir yanda devleti ‘Batılılaşma ideolojisi’ ile kontrol altına alan, devlet vasıtasıyla siyasal bir tahakküm kuran ‘Batıcı aydın/bürokratik elitler’, öbür tarafta ise ‘muhafazakar halk ve yerli aydınlar’ şeklinde ortaya çıkmıştı. Bu meseleyi farklı kavramlarla ele alan muhtelif düşünürlerden bahsedilebilir, fakat burada sadece Küçükömer Hoca’nın olayı ‘Batıcı/laik elitler’-‘doğucu/İslamcı halk’ diye tasnif ettiğini hatırlatmak isterim.