Türkiye’nin dış politikasını değiştireceği tartışılıyor. Bunda şaşıracak bir şey yoktur. Her ülke takip ettiği dış politikada ortaya çıkan yeni şartları, meydana gelen yeni olayları dikkate alarak elbette değişime gidebilir, yeni yaklaşımlar benimseyebilir. Burada dikkat çeken husus; dış politikada değişim tartışmalarında Türkiye’nin yönünü yeniden Batıya çevirmesini savunanların gayreti ve heyecanıdır. Bu görüşün sahipleri, isterik bir biçimde Türkiye’nin eski Batıcı çizgiye dönmesini, yani bildiğimiz ‘o eski Türkiye’nin bağımlılık ilişkileriyle’ Batılı merkezlerin denetimine girmesini savunurken bir açıkgözlülük yaparak bunu ‘yeni dış politika konsepti’ gibi ifadelerle, kurnazlıkla gizlemeye çalışmalarıdır. Geriye dönüş yok! Dış politikanın, içinde bulunduğu konjonktür, ülkenin var olan uluslararası sistemle kurduğu ilişkiler, devletin dayandığı tarihsel kimlik, Dünya sisteminin yaşadığı değişim eğilimleri ve elbette devletin ideolojik ve politik yapısı gibi temel belirleyicileri vardır. Bunları hesaba katmadan veya bunlarda bir değişim yaşanmadan, durduk yerde dış politikada yapısal nitelikli değişim yapmak ciddi sorunlara kapı açmak demektir.