Aslında her şey ‘Dünya beşten büyüktür söylemiyle’ fark edilmeye başlandı. Bu Türkler, adamların gözlerinin içine bakarak bir yalanının, bir hakimiyet anlayışına dayanarak sürdürülen haksızlığın, bir hukuksuzluğun üstünü örten tahakkümün, artık sürdürülemeyeceğini söylemekteydiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika gezisinin önemi içerde yeteri derecede anlaşılmamış olsa da dış dünyada ilgiyle izlenmiştir. Bunca yıldır başlarını adeta ‘Batı’ya gömen’, dünyayı oradan ibaret sayan bir anlayış için bunlar kolay kabul edilir bir şey değildir fakat öte tarafta kocaman bir dünya durmaktadır.
Astana süreci diye ifade edilen Türkiye ve Rusya’nın inisiyatifiyle İran’ın katılımıyla başlayan müzakereler, Ortadoğu’da barışın mümkün olduğunu ve bunun ancak bölge ülkelerinin bizatihi iradeleriyle kurulabileceğini göstermektedir. Aslında meselenin detayına inildikçe, farklı görüşlere sahip olunsa da, temelde her üç ülkenin tartışmasız ittifak ettikleri husus ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal sınırlarının değiştirilmemesi’ gerektiğine dayanmaktadır.
Nereye doğru?