Kriz bekleyenlerin, tam da ümitlerinin arttığı bir zamanda ekonomiden onların keyfini kaçıran haberler üst üste gelmeye devam ediyor. İçinden geçilen konjonktürün zor olmasının birkaç sebebi vardır. İlki Avrupa’nın ciddi bir daralma sorunuyla karşı karşıya bulunmalarıyla ilgilidir. Başta AB ülkeleri olmak üzere Avrupa’nın, Almanya hariç, tamamında görülen durgunluk, dış ticaret bakımından yoğun ilişkileri bulunan Türkiye’ye de yansıyacaktır. İkincisi, başta ABD olmak üzere Batılı merkezlerden Türkiye’ye yöneltilen saldırılar, bilhassa döviz fiyatları üzerinde meydana getirilen spekülatif hareketlerin meydana getirdiği dalgalanmaların neticeleriyle ilgilidir.
Konjonktürün negatif olmasının diğer bir sebebinin ise, geçmiş dönemde ekonomi politikasının ‘ithalat ağırlıklı’ bir büyümeye, o günkü konjonktürde yaşanan ‘sermaye akışkanlığı’ ve döviz bolluğunun da etkisiyle, fazla açılmış bulunulması ve bunun yapısal sonuçlarıyla ilgili olduğunu sıkça vurguluyorum.