Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sistem değişiminden sonra Yeni Anayasa çerçevesinde parti üyesi olmasının ardından Olağanüstü Kongre’yle Genel Başkanlığa seçilmesi, yeni bir dönemin başlaması demektir. Neden?
Burada iki husus önemlidir. İlki, yeni sistemle ilgilidir. Bu duruma göre, artık seçimlere Cumhurbaşkanı olmak için katılacak adayların bizatihi partilerinin politik düşüncesinden, siyaset anlayışından, halkın önüne koyduğu programından sorumlu bir siyasetçi olarak halkın karşısına çıkması mümkündür. Bu konu yeni sistemin hükümet etme şeklini de doğrudan doğruya alakadar eden bir meseledir. Öyle ya Başkan olmayı düşünen her kimse, kuracağı hükümetin programından, toplumdaki örgütlenmesine kadar, her alanda hem sorumluluk taşımakla mükellef hem de hesap verebilir olmayı taahhüt ederek, siyasi bir kimlik taşıyıcısı olarak ortaya çıkacaktır. Bundan sonra parti genel başkanları veya siyasette liderlik deyince akla gelecek ilk soru, ilgili şahsın Başkan adayı olabilecek vasıflarda biri olup olmadığıyla ilgili olacaktır.
“Diğer husus doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgilidir. Sistem değişimi, bir siyasetçi olarak Erdoğan’ın liderliğinde hem yeni sistem içindeki konumuyla, hem de Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu ‘tarihsel kırılma anlarından’ birinde, kararlı, inançlı ve değişime öncülük etme konusunda cesur adımlar atma, büyük reformlar yapma konusunda tereddüt göstermeyen bir siyasetçiye ihtiyaç duyulan bir süreci bir araya getirmiştir.”