Türkiye’deki ‘Gladyo’ yapılanması Soğuk Savaş dünyasında hayati öneme sahiptir. Dünya kapitalist sisteminin savunma düzeneği olan NATO içinde Türkiye’ye yüklenen görev; Sovyet yayılmasına veya tehdidine karşı o çok söylenilen ‘ileri karakol olmanın’ ötesine geçmiştir; buna belki ileri savunma hattı demek daha doğru olacaktır. Sovyetler yıkıldıktan sonra Avrupa ülkelerinde bu savunma anlayışının içindeki durum en az ikili bir yapılanmaya işaret etmekteydi. İlki, ülkeler arasında resmi anlaşmalar yoluyla teyit edilmiş kurallı biçimde işleyen kurumsal savunma yapısı, diğeri ise bu resmi olarak varılan anlaşmaların, savunma konseptinin dışına taşan, kuralsız işleyen ve o ülkenin devlet düzenini, hukuk kurallarını ihlal eden, kısaca o ülkelerin demokratik yönetim yapılarına rağmen geliştirilmiş ilişkiler üzerinden kurulmuş örgütler ve şebekelerdir.
İllegalitenin merkezi
İşin ilginç tarafı; Sovyetler’den gelen bir saldırı mevzubahis olmadığı için resmi anlaşmalarla düzenlenmiş olan kurumsal yapı, adı üzerinde sadece Soğuk Savaş yaparken (dedant durumu), bunun gölgesinde varlık kazanan bu kuralsız yapı, boş durmayarak bulunduğu ülkenin iç işlerine müdahale etmede sınır tanımamıştır.