Şu anda Türkiye saldırı altındadır. Bir tarafta etnik terör, diğer tarafta DAEŞ adı altında yapılanmış olan fanatik gruplar bulunmaktadır. Etnik ayrılıkçılık amacıyla ortaya çıkan hareket işin başında Suriye'de BAAS rejiminin kanatları altında, onun istihbarat teşkilatı olan El Muhaberat'ın korumasında onun eğitim ve lojistik desteğiyle ortaya çıktı ve varlığını sürdürdü. O yıllar Türkiye'sinin karanlık yapılarının bunlarla olan ilişkileri çok iyi bilinmiyor.
Dolaylı kaynaklardan edinilen bilgiler değerlendirildiğinde, Türkiye'nin demokratikleşmesini, kalkınmasını, gelişmesini istemeyen, Batı’ya bağımlılığının devamını arzulayan merkezler, onların içerdeki 'Gladyo'su üzerinden bu terör yapılanmasıyla her zaman ilişki içinde olduğunu söylüyor. Hatta askeri rejim döneminde, ayrılıkçı terör örgütü PKK'nın Gladyo'nun etkili olduğu bir zamanda, bazılarının askeri ataşe sıfatıyla Suriye'de aynı binada çalıştıkları muhtemelen bu işin dışındaki bir subayın gazetelere yansıyan ifadesinde ortaya çıkmıştı.
Gladyonun adamları
Daha sonra birçok şeyin değiştiğini söylemek lazımdır.
Türkiye'nin önce Özal döneminde, arkasından Erdoğan liderliğinde AK
Parti'yle giriştiği köklü reformlarla birlikte, ülkenin eski
yapısını yani anti demokratik siyasi yapıyı, geri kalmışlığı
sürekli üreten ekonomik ilişkileri, Batı vesayetindeki dış
politikayı adeta bir toplumsal devrime dayanarak dönüştürmesi,
bütün kirli ilişkileri ve unsurları tasfiye etmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan sıfatıyla PKK terörünü bitirmek
için başlattığı çözüm süreci belki de işin en hassas noktasıydı.
Türkiye düşmanları, toplumsal barışı kurmaya yönelik bu hamleye
şimdi DAEŞ ve PKK üzerinden cevap vermeye çalışıyorlar.
"Teröristin 'nasıl bu hale geldiği, nasıl vahşileştiği ve
insanlıktan çıktığı', onu böyle bir davranmaya iten bireysel
hikâye, psikolojik süreçler, toplumsal ilişkilerde yaşadığı
sorunlar, kültürel yapının krizleri ve teröristlerin buralarda
yaşadığı travmalar bu hastalıklı kişilik yapısını anlamak
bakımından önemlidir fakat terörü açıklamak için yetersiz
kalır."