Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le görüşmesi tarihi bir adımdır, içinden geçilen ‘Dünya sisteminin kriz zamanında’ hem de bu krizin Türkiye merkezli Ortadoğu’da yaşandığı, yoğunlaştığı bir dönemde bu görüşmenin yapılmasının tarihi bir anlam ifade ettiği belirtilmeli, bunun üzerinde genişçe durulmalıdır.
Daha önce hatırlattım İsmet Paşa o ünlü sözünü yani ‘Yeni bir dünya kurulur Türkiye orada yerini alır’ diye söylerken ne yeni bir dünyanın kurulma ihtimali vardır ortada, ne de Türkiye’nin başka bir eksende yer alması mevzubahistir. İsmet Paşa’nın sözünü o günlerin sıkıntılı ortamında bir temenni olarak söylediğini düşünebiliriz. Kıbrıs’ta Türklere karşı uygulanan soykırıma, adayı etnik temizlikle Türklerden arındırmak için girişilen saldırılara cevap vermeye çalışan Türkiye’ye engel olan Johnson mektubundan sonra bu sözü söyleyen Paşa’nın çaresizliğini varın tahmin edin.
BATI NERESİ DOĞU KİMDİR?
Tam bu aşamada bizim kıdemli batıcılarımızdan, batıcı bürokrat/aydın taifesinden, devletçi batıcı ideolojinin etki alanındaki iş dünyasından, medya çevrelerine kadar daha geniş bir alana uzanan kadrolarından şöyle bir itirazın yükseldiğini duymak şaşırtıcı olmamaktadır. ‘Türkiye yönünü Batıya dönmüş bir ülkedir, anlık kızgınlıklarla öfkeye kapılarak Batı dışında kendimize yer aramayalım, bu ülke Tanzimat’tan bu tarafa doğru yöndedir, Lozan’da çizilen yol doğrudur ve buradan sapmak, Batı ittifakının dışında bir yer aramak asla düşünülemez’. Buna benzer başka bir ağız ise aklı sıra aba altından sopa gösteren bir tavır takınarak ‘dikkat edelim Batı bize kapıyı gösterebilir’ türünden derin uyarıcı yorumlar yapmaktadır!