Ekonominin dinamizmini gösteren veriler, önce sanayideki büyüme rakamlarıyla geldi. Sanayideki üretim ekim ayı istatistiklerine göre % 14,7 artmıştı. Verilere ayrıntılı bakıldığında, Türk sanayinde büyümenin ihracata dayanan sektörlerde daha yüksek olduğu görülecektir. Bunun anlamı açıktır; yıllarca söylenegelen ihracata dayalı büyüme, sınırlı bir dönemi yansıtıyor olsa da, bir eğilim olarak mevcuttur. Yıllık üretim bazında sermaye malı üretimindeki artış oranının, tüketim malları imalatının üstüne çıkmış olması da (%24,2-%18,5) aslında ekonomideki dinamizmin sanayide odaklandığının göstergesidir.
Kriz çığırtkanlarının moralini bozan ikinci haber, büyüme
rakamlarıyla geldi. Türk ekonomisi birinci çeyrekte %2,5, ikinci
çeyrekte %3,8 büyüdükten sonra, üçüncü çeyrekte %4 büyümüştü.
Ciddiye alınacak iktisatçıların tahmini, başta Avrupa olmak üzere,
dünyanın birçok ülkesi henüz krizden çıkmak için uğraşırken 2015
yılında Türk ekonomisinin %4 büyüyeceği şeklindedir.
Açıklanan bu verilere cari açıkla ilgili gelişmeler de ilave
edilince durum daha da iyi görülecektir. Cari açıkta düzelme devam
etmektedir. 2014’ün ilk on ayında 33,8 milyar olan cari açık bu
yılın aynı döneminde 25,4 milyar dolara gerilemiş
bulunmaktadır.
Kriz severler ne istiyor?
Hatırlayınız, daha yakın zamana kadar, birtakım ekonomik felaket tellalları ‘kriz geldi, gelecek’ diye tahminler yaparken ‘Türk ekonomisinin çökeceğini ve hükümetin de bunun altında kalacağını’ söylerken, neredeyse felaket haberi değil, müjde verir gibi ağızları kulaklarında, sevinçli bir telaş içinde, muhtelif siyasi hesaplar peşindeydiler. Buna en çok sevinenler şüphesiz muhalefet cenahıydı. Bir türlü kurtulamadıkları, her seçimde mağlup oldukları AK Parti’den bu yolla kurtulmak için bir fırsat doğabilir miydi acaba? Bu sebeple ‘ekonomide kriz geliyor’ söylemi, siyaset sahnesinde olduğu kadar, siyaset dışında da medyada, akademiyada, ilginçtir ki; büyük sermaye çevrelerinde bile yankı yapmış, hararetli taraftarlar bulmuştu. Bu kadar farklı kesimi ortak bir noktada buluşturan konunun, geleceği düşünülen krizden çok, AK Parti’den kurtulma ümidi olması gerçekten düşündürücüdür. Bu kriz severler içinde iki grup vardır ki, onlar üzerinde ayrıca konuşulmaya değer… Birincisi, akademik olsun olmasın meslekten iktisatçılardır. Bunların arasında kamuoyunun tanıdığı, tanımadığı birçok kimse, meslek ahlakını hiçe sayıp, kriz edebiyatını magazin üslubuyla abartarak konuşup, yazmakta tereddüt göstermeyenlerdir. Diğeri tahmin edileceği üzere, büyük sermaye grupları ve onların örgütlerinin sözcüleridir. Büyük sermayesi, kriz gelecek denildikçe, neredeyse sevinen, memnuniyetini göstermekten kaçınmayacak bir tavır takınan, başka bir ülke var mıdır?