Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran Zirvesi’nde ‘canlı yayın’ vasıtasıyla açıkça İdlib’de yaşayan binlerce insanın yaşama hakkını savunan samimi tavrı bütün insanlığın gözleri önünde gerçekleşebilecek bir vahşetin durdurulması yönünde bir haykırış olarak unutulmayacaktır. Bu haykırışın Soçi mutabakatıyla politikaya dönüşmesi, bir anlamada ‘insanlık ölmedi, Türkiye var ve onun devlet başkanı Erdoğan var’ dedirtecek bir netice yaratmıştır. Bu durumu memnuniyetle karşılayan BM Genel Sekreteri’nin aklına bu olay için ‘Nobel Barış Ödülü’ verilmesini önermek gelir mi dersiniz!
“Türkiye bu coğrafyada barış kuran bir ülkedir. ‘Osmanlı Barışı’ndan sonra bu bölgenin nasıl talan edildiği, nasıl parçalanıp paylaşıldığı, o zamandan bugüne kadar bir türlü durmayan insan kanının nasıl toprağa karıştığına tarih şahittir. Bu vahşetin arkasında İmparatorluk zamanında Batı’nın sömürgeciliği; bugünlerde ise, Batı emperyalizmi olduğunu görmeyerek, bu durumu ‘dinle’, ‘medeniyet eksikliği’ ile açık