Vedat Bilgin Akşam Gazetesi

IŞİD tuzağı

Türkiye'nin terör üzerinden istikrarsızlaştırılması çalışmalarında yeni bir aşamaya girildiği görülmektedir. Urfa'da meydana gelen katliam sadece bir terör saldırısı değil, bu...

23 Temmuz 2015 | 231 okunma

Türkiye'nin terör üzerinden istikrarsızlaştırılması çalışmalarında yeni bir aşamaya girildiği görülmektedir. Urfa'da meydana gelen katliam sadece bir terör saldırısı değil, bu ülkeye karşı yapılan saldırıların belli bir strateji ekseninde yürütüldüğünün dolayısıyla politik ve uluslararası niteliği olduğunu gösteren bir olaydır. IŞİD terörü terörün Türkiye'ye taşınması için bir tuzak olarak kullanılmak istenmektedir.

Suriye'de kendi halkına karşı katliamlar yapan, bir vahşet düzenini ayakta tutmak için yapabileceği her şeyi yapan BAAS rejiminin, uluslararası güçlerin katılımı sayesinde ömrünü uzatan olayların içinde terör örgütlerinin ayrı bir rolü bulunmaktadır. IŞİD, PKK/PYD gibi cinayet örgütleri, İran ve İsrail gibi bölge ülkelerinin istihbarat örgütleri başta olmak üzere, çeşitli Batılı servislerin de çalışmalarıyla birlikte yeni bir Ortadoğu'nun şekillenmesinde adeta eşgüdüm içinde faaliyet göstermektedirler. Önce Irak ve Suriye için yürütülen bu politikaların asıl hedeflerinden birinin Türkiye olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü bölgeyi yeniden düzenlemek için Türkiye'nin etkisizleştirilmesi gerektiği fikri yaygındır. Bu bağlamda Türkiye'ye karşı kurulan tuzağın işleyebilmesi için Irak veya Suriye'de süren iç savaşın terör örgütleri vasıtasıyla bu ülkeye ihraç edilmesi gerekmektedir.

Teröre dayalı bir strateji

Mesele şudur: Suriye rejimine karşı halk ayaklanması başladığı tarihten itibaren BAAS rejiminin kanlı yüzü korkunç bir hal almıştır. BAAS bütün insanlık dışı saldırılarına, acımasız devlet terörünü kullanmasına rağmen hızlı bir biçimde çöküşe gitmekten kurtulamayacağını görmüştür. Bu durumda daha önce kimlik dahi vermediği Kürt muhalefetinin temsilcisi şahıslara, kabilelere karşı PKK örgütü üzerinden cevap vermeye girişmiş, önce PYD aracılığıyla Suriyeli muhalif Kürt unsurları etkisiz hale getirerek, PKK/PYD ile ittifakını yeni bir aşamaya taşımıştır. Arkasından IŞİD yapılanması ve bu örgütün işgal-terör faaliyetlerine karşı uluslararası desteği yanına alacak bir taktik geliştirmiştir.
Peki bu nasıl mümkün olmuştur, yani Batılı ülkeler Türkiye'ye rağmen nasıl olmuş da BAAS rejiminin hayatta kalmasına rıza göstermişlerdir? Türkiye NATO üyesi, Lozan'dan bu yana Batı sisteminin içinde YER alan bir ülke değil midir?
Bahar devrimleri başladığı zamandan sonra, Arap coğrafyasında bütün anti demokratik rejimlerinin alternatifinin kendiliğinden Türkiye modeli olması, kaçınılmaz bir biçimde bütün Ortadoğu bölgesinde Türkiye'nin sadece konumunu yükseltmekle kalmamış, Batı dünyasında da 'ne oluyor' sorusunun sıkça sorulmasına neden olmuştu. Mesele açıktır, Batı Türkiye'nin Ortadoğu'da söz sahibi olmasına tahammülsüzdür.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Veda zamanı 26 Nisan 2021 | 702 Okunma Yarın ayın kaçı? 22 Nisan 2021 | 466 Okunma Sistem değişti de ne oldu! 19 Nisan 2021 | 228 Okunma Reel sektörün dinamizmine uygun para politikası 15 Nisan 2021 | 107 Okunma Karadeniz barışı 12 Nisan 2021 | 134 Okunma