Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Coğrafyayı zor veya kolay kılan, onun sahip olduğu kaynaklar, stratejik konum, tarih ve siyasettir. Sömürgecilik Osmanlı coğrafyasını bu açıdan değerli bulduğu için yağmalamak için elinden gelen her şeyi yapmış, bu topraklarda yaşayan halkın toplumsal-kültürel gerçekliğine uygun düşmeyen, bununla çelişen siyasal düzenlemeler yaparak, bugün krize açık bir yapının oluşumuna yol açmıştır.
Yeni sömürgecilik şimdi, yeniden bu topraklara müdahale etmektedir. Bölgeye yapılan müdahaleler, bölge ülkelerinin sömürge yönetimler vasıtasıyla kontrolünden sonra gelen savaş ve işgal dönemlerinin sebep olduğu toplumsal psikoloji üzerinden, reaksiyoner hareketlerin, radikal akımların ortaya çıkmasına yol açmış ve bunların kolayca şiddete kaymasına, yönlendirilmesine, dışarıdan kontrol edilmesine elverişli bir zemin yaratmıştır. “Kendi kültür dünyaları tahrip edilmiş, geleneksel düşünce kalıpları Batı tarafından parçalanmış bu ülkelerin, özellikle gençlerinin yaşanılan sosyal travmanın bedelini, teröre yönelerek/itilerek ödemesi tarihsel bir dramdır.”
IŞİD kimin örgütü?
Bu süreci yaşayan insanların, terör örgütlerine katılımı, cani topluluklarına dönüşmesi, kullanışlı elemanlar halini almasını, “İslam ve terör” bağlamında tartışmak ya meseleyi anlamamak ya da yeni sömürgeciliğin kamuoyu oluşturma girişimine alet olmak demektir. Unutulmamalıdır ki IŞİD ve benzeri cinayet örgütleri kendi başlarına “sırf terör yapmak için var olan yapılar” değil, siyasi bir projenin kullanışlı unsurları olarak hareket eden kadrolarıdır.