Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı tablodan bir koalisyon hükümeti çıkar mı? Bu soru etrafındaki tartışmalar yapılırken genellikle şöyle bir kabulden hareket edildiği görülmektedir: Seçimde halk uzlaşma mesajı verdi. Aslına bakılırsa seçimde halkın bırakın böyle bir mesajı, herhangi bir mesaj verdiğini söylemek sadece bir yorumdur; seçimlerde bireysel olarak ortaya konulan tercihlerden kolektif bir düşünceyle hareket edilmiş gibi anlam çıkarmak, sadece sonuçlar üzerine dışarıdan yapılan bir değerlendirme olabilir.
Bazı anketçilerin ellerinde birtakım anket sonuçlarıyla ortaya çıkıp, halkın şöyle bir koalisyon istediğini söylemesi, bir partiye oy verdiklerini söyleyenlerin belirttikleri bazı özelliklerinden birtakım sonuçlar çıkarmaya kalkmaları ise oldukça şenlikli bir durumdur.
Neyin koalisyonu
Elbette ki mesele ciddidir ve sadece birtakım anket sonuçlarıyla
hareket edilerek, sonradan ‘ne yapalım anketler böyle işaret
ediyordu’ denilerek açıklanamayacak öneme sahiptir, bu sebeple de
üzerinde analitik olarak durulması gereken bir konudur.
“İmparatorluktan günümüze Türk siyasal hayatına bakıldığında temel
siyasal bölünmelerin ‘Batıcılık’-’yerlilik’ ekseninde oluştuğunu,
bunun cumhuriyet döneminde önce ‘devletçilik-demokratlık’ sonra
‘kültürel muhafazakâr/politik yenilikçi’-’bürokratik statükocu’
şeklinde devam ettiğini görmek zor değildir.” Bu kutuplaşma
oluşturduğu eksenlerin, toplumsal değişim süreçleriyle birlikte
karşılık geldiği oranlar değişme eğiliminde olsa da, bugün hâlâ bu
dağılımın her seçimde kendisini hissettirecek bir biçimde neticeye
yansıdığını söylemek mümkündür. Demek ki seçimin önümüze koyduğu
tabloda ilk olarak görülmesi gereken husus bu tarihsel
ideolojik/kültürel bölünmenin devam ettiği meselesidir.