Bazılarına bakılırsa açıkça söylemeseler de ‘Kudüs bizim neyimize, o Arapların meselesidir, biz kendi işimize bakalım; Arapların birçoğunun dahi ilgilenmediği bu işe karışıp başımızı belaya sokmayalım’ eğiliminde oldukları görülür. Oysa Kudüs, bizim yüz yıl önce elimizden aldıkları evimizdir ve Araplardan dan da başkalarından da önce bizim meselemiz olduğu kesindir; bu sadece bir hatıra ya da eski imparatorluk bakiyesi olma konusu değil, bölgesel barış ve siyasi sorumluluğunun bir sonucudur.
“Meselenin birkaç boyutu bulunmaktadır. Birincisi boyut, evvela Müslümanların ve diğer semavi dinlerin bu kutsal mekânını militarist yayılmacı bir işgalci devletin tekeline bırakıp bırakamayacağı meselesidir. İkincisi, küresel bir mesele olarak Batı sisteminin patronajının İsrail üzerinden bölgesel yayılmacılık ve istikrarsızlık meydana getirerek Ortadoğu’yu kontrol etme ve müdahale etme aracına dönüştürmesidir. Üçüncüsü ise, ABD’nin küresel sistemde yaşadığı sorunları, daha açık ifad