Manifesto denilince şüphesiz akla gelen ilk şey ünlü Komünist Manifesto ’dur; bir 19. Yüzyıl ideolojisi olan Marksizm’in en keskin en radikal bir şekilde ilkelerini ortaya koyan bu kısa metinin, aslında daha farklı tartışma ve teorik çalışmaların bir özeti olduğu bilinmektedir. Bu ünlü metnin yayımlanmasından sonra dünya çok değişti, o metinde yer alan öngörülerin çoğu yirminci yüz yılda geçersiz hale geldi. Bunda teknolojik değişimin, sosyal politika uygulamalarının, ekonomide yaşanan yeni gelişmelerin refah toplumu üreten dinamizminin payı çok önemlidir fakat esas değişim motivasyonunun demokrasinin gelişmesiyle ortaya çıktığını unutmamak gerekir.
“Demokrasi özgür bir varlık olan insanın, kendisini sınırlayan, kendi potansiyelinin harekete geçmesini engelleyen baskı rejimlerine, insanın yenilik yaratma kabiliyetini engelleyen anti-demokratik totaliter ideolojilere, hangi üstünlük iddialara sahip olurlarsa olsunlar, onlara rağmen insanın gelişmesini sağlayan bir sistemdi