Türk ekonomisinin dinamizmini artıracak tedbirlerin arka arkaya devreye sokulması, sadece dünya ekonomisindeki durgunluğa karşı bir önlem olmakla kalmamış, yüzlerce milyon dolarla spekülatif girişimlerde bulunanlarda ve özellikle de operasyon peşinde koşan birtakım uluslararası çevrelerde hayal kırıklığına yol açmıştır. Bu bağlamda, ekonomiye yeni kaynak veya yeni imkânlar kazandırmak üzere ‘varlık potansiyelinin’ harekete geçirilmesi oldukça önemlidir.
Ünlü Fransız düşünürü Raymond Aron ‘Sanayi Toplumu Üzerine On Sekiz Ders’ başlıklı çalışmasında ekonomik kuruluşları incelerken sanayi toplumlarında ekonominin, kamuya veya özel kesime ait olup olmama yani mülkiyet sorununun ötesinde ele alınması gerektiğinin üzerinde durmaktaydı. Ona göre konunun bir ‘iktisadi rasyonalite’; bir de ‘teknik rasyonalite’ boyutu bulunmaktadır. Bu anlamda Türkiye Varlık Fonu uygulaması çağdaş ekonominin ihtiyaç duyduğu yeni bir ekonomik/finansal rasyonel bir araç olarak devreye sokulmaktadır.