En çok tartışılan konuların başında referandumda milliyetçilerin vereceği oyun rengi gelmektedir. Bu tartışmaların çoğu kere göz ardı ettikleri anlamak istemedikleri husus milliyetçilik, milli devlet, bağımsızlık ve demokrasi arasındaki ilişkidir. Milliyetçiler bir ülkede her şeyden ve herkesten önce ülkenin bağımsızlığını savunan bir ideolojinin mensuplarıdır. Bu referandumda da milliyetçilerin kararını şekillendirecek temel faktör bu olacaktır.
“MHP’nin referandumdaki tavrı açık olduğu için bu siyasi partiye gönül vermiş olanlardan ve MHP yönetimine muhalif birkaç isim ve onların etrafında yer alan ‘bir gruptan’ da bahsetmediğimi burada belirtmem gerekir. İster bir siyasi partiye, isterse muhtelif partilere oy vermiş olsunlar, orada siyaset yapsınlar veya yapmasınlar, benim tartıştığım doğrudan ‘milliyetçi düşünceye, milliyetçilik hassasiyetine’ sahip olanların önümüzdeki referandumda alacağı tavırla ilgilidir.”
Saldırı bağımsızlığımızadır
Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı olayın doğrudan doğruya ülkenin bağımsızlığına karşı bir saldırı niteliği taşıdığı, yönetimini ele geçirerek ülkeyi işgal ve bölme girişimi olduğu açıktır. Devletin milli unsurları, milletle birlikte bu ihanet girişimini bastırıp mağlup etmiş olmakla beraber, ortaya çıkan bir başka gerçek vardır. Mevcut sistem parlamentarizm adı altında sadece ‘militer-bürokratik tahakküm’ düzenini olarak değil, aynı zamanda dış destekli askeri darbe ve müdahalelere açık, daha doğrusu onlarla birlikte var olan bir mekanizma halinde işlemektedir.