Türkiye’de muhalefet meselesinin ciddi bir siyasal dil oluşturamamasında aydın sorununun önemli bir yer tuttuğunun üzerinde durmaya çalışıyorum; burada özellikle muhalif bir dili geliştirmenin daha öncelikli olduğunun altını çizmek gerekir. “Bu sorunun tarihsel olarak aydın-siyaset ilişkisinin ‘devlet’ ekseninde kurulmuş olmasının önemli bir payı olduğunu ayrıca tartışmak gerekmektedir fakat öncelikle (zaman zaman bazı değişimlerin yaşandığı dönemler olsa da) siyaset-aydın arasında ilişkilerin, siyasetin etki alanında kaldığı bir durumla karşı karşıya bulunmasının tahrip edici sonuçlarının ortaya çıktığı bir süreçten geçildiğini gözlemlemek zor değildir.”
Aydın-siyaset arasındaki ilişkinin sağlıklı bir zemine dayanmasının ortaya çıkaracağı önemli neticeler bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, aydınların bir zümre olarak siyasetin zeminine sadece bilgi değil bir yorum ve derinlik kazandırma imkânıdır. Aydınların muhalif bir dil gelişimine yapacağı