Demokratik sistemin belkemiğini oluşturanın iktidar veya iktidar partisinin varlığı olmayıp, muhalefet olduğu sıkça söylenir. Bunu ‘her siyasi yapıda iktidar zaten vardır, fakat muhalefet ancak demokratik siyasal yapılarda bulunur’ şeklinde daha sade bir biçimde ifade edersek, Türkiye’nin muhalefet sorununun hızla büyüdüğünü söylemek için çok sebep vardır ve bu ciddi bir meseledir. Türkiye’de muhalefetin etkisizleşmesi ve dağılmasının birçok yönünden bahsetmek mümkündür. Bunlar arasında, şüphesiz ‘Ana muhalefet’in giderek neredeyse marjinal bir yere kayması oldukça sorunlu ve demokratikleşme süreci açısından tehlikeli bir durumdur. Sorun sadece burada değildir. “Demokratik sistemlerde, kamuoyu oluşturucuları olarak aydın muhalefeti, gençlik hareketleri, sendikal ve örgütlü grupların muhalefeti ve hiç şüphesiz muhalefet dilini üretebilen medyanın varlığı ve fonksiyonları olmadan siyaset yapılamaz ve bunların yokluğunda siyasal yapıda eksiklik söz konusudur.” Nereden bakarsak bakalım, sadece ana muhalefette değil politik ve sivil muhalefette her geçen gün sorun büyümeye devam etmektedir ve kimse bu meseleyi basit parti karşıtlığı polemiğinin dışında, işin aslına dönük bir yere taşıyarak tartışmamaktadır.