Türkiye tarihinde her neredean bakılırsa bakılsın yeni bir döneme girilmiştir. Tabiri caizse, parlamenter sistem içinde bırakınız kuvvetler arasında yaşananları, kuvvetlerden biri olan yürütmede dahi sorunlu bir yapı olduğu iyice açığa çıkmıştır. “Artık mevcut sistem içinde daha fazla kalmak istemenin anlamsız olacağı bir zamandayız ki bunun ülke için zaman ve kaynak israfından öteye ülkenin gelişmesini engelleyen, krizlere gebe bir problem kaynağı olduğu ortadadır.”
Türkiye gibi büyük imparatorluk geleneğinden gelen bir ülkenin çöküşten sonra tekrar yükselişe geçmesi çok kolay değildir. Yüz yıllar boyunca sahip olduğu gücü kaybetmesinin ardından zor şartlarda yaşayıp tekrar toparlanmak önemlidir fakat oldukça zordur. Bunun önünde içeride ve dışarıda birçok engel bulunmaktadır. Son 10-15 yıl içinde ülkenin ekonomik ve sosyal hayatında ortaya çıkan hareketlilik giderek hız kazanarak yapısal bir değişime yönelmiştir.
Değişim ve konjonktür
Bu büyük değişim süreçlerinde siyaset yapmak zor iştir. Belli bir dünya görüşüne, bir siyaset anlayışına dayanan siyasi hareketler/partiler bu süreçleri yönetirken birçok zorluklarla karşılaşabilirler. Böyle durumlarda ortaya koyacakları siyaset, kendi varlıklarını devam ettirmek için olduğu kadar ülkenin yaşamakta olduğu değişim ivmesini sürdürmek bakımından da hayati bir öneme sahiptir.