Aylardır Türkiye’nin kutuplaşmadan gerilimden bir an önce çıkması gerektiğinden bahsediliyor. Bunu söyleyenlerin, tartışanların dillerine bakıldığında, saldırgan üsluplarına dikkat edildiğinde aslında bütün meselenin bir normalleşme meselesi olduğunu görmemek mümkün değildir.
Öncelikle şunun kabul edilmesi gerekir; bir daha ‘o kaybedilmiş altın çağa’ dönüş olmayacaktır. Bütün bu kutuplaşma üslubunun, gerilimin kaynağında Türkiye’nin kaybetmiş ‘tarihsel iktidar blokunun’ sadece geçmişe özlemi değil, eskiye dönmenin mümkün olduğuna dair hastalıklı ve ancak gerici diye tanımlanabilecek kanaati yatmaktadır.
7 Haziran seçim sonucunu ‘galiba AK Partiyi devirmek mümkün olacak’ diye değerlendirenler seçim sonuçlarına odaklandıkları için, büyük değişimin toplumun sadece %40’ı tarafından değil yarısından fazlası tarafından benimsendiğini anlayamamışlardır.
Devşirilmiş aydınların afyonu