İstanbul Havaalanı katliamı tam da Türkiye’nin yeni dostluklar kurma girişiminde olduğu bir aşamada meydana gelmiştir. Yüz yıl boyunca Batı bağımlı siyasete mahkûm edilmeye çalışılan bir ülkenin kendi bölgesiyle yeni işbirlikleri geliştirmeye kalkınca, kurduğu yeni ilişkilere Dünya sisteminin nasıl tepki verdiğini adeta ‘bu bölgeyi yeniden sizin entegrasyon sahanız yapmaktansa böleriz, haritasını yeniden çizeriz’ diyerek cevap verdiklerine şahit olunan bir süreç yaşanmaya devam etmektedir.
Bu tepkiyi ortaya koyan Batılı müttefiklerin bölgenin geleceği konusunda “Türkiye karşıtlığında bazı bölge devletleriyle yollarının kesişmesi bu aşamada ortaya çıkan olaylardan sadece biridir; burada en kullanışlı terör örgütlerini kimlerin, nasıl kullanmakta olduğunu artık konuşmanın dahi gereği kalmamıştır.” Bu bağlamda bu sorunlara verilecek en önemli karşılık yeni işbirlikleri olacaktır. Rusya ve İsrail’le ilişkilerin yeniden geliştirilmesi bu bakımdan önemlidir.
ESKİ SİSTEM ÇELİŞKİSİ
Sıkça şu tezi ileri sürdüğümü vurgulamak isterim: Türkiye Batıyla iyi geçinmek istiyorsa ( ki bu iyinin anlamı karşılıklılıktır) mutlaka Batıya bağımlı, tek boyutlu siyaset anlayışından uzaklaşmak zorundadır. Her ülkeyle bütün konularda anlaşmak, çıkar özdeşliğine sahip olmak mümkün olmayabilir fakat anlaşılan konular etrafında uzlaşarak işbirliği alanlarını büyütmenin mümkün olduğunu söylemek doğru bir yaklaşımdır. Soğuk Savaş şartlarında dahi bunu belli bir ölçüde yapmaya çalışmış ve bunun bedelini ağır bir biçimde ödemiş bir ülkenin şimdilerde bunu daha güçlü bir şekilde yapması işin tabiatı gereğidir.