Türkiye şimdi yeni bir rüzgâr estiriyor. Dün, maksadı bu ülkeyi Ortadoğu’dan tecrit etmeye dönük bir strateji uygulanmaktaydı. Şimdi buna cevap veriliyor.
Rus uçağının düşürülmesiyle Suriye hava sahası Türkiye’ye kapalı hale getirildiği gibi neredeyse Rusya ile bütün ilişkilerin kopma noktasına geldiği bir durum ortaya çıkmıştı. Sadece Rusya ile değil İran Türkiye ilişkilerinde de neredeyse son elli yılın en kötü hali yaşanmaktaydı. Buraya nasıl varılmıştı ayrıca tartışmak gerekir fakat hemen tespit edilmesi gereken nokta şudur; “Türk devleti, bürokrasi ve asker üzerinden devşirilmiş hainler eliyle ihanete uğramıştır.”
Stratejinin diğer boyutu DAEŞ ve PKK/PYD terör örgütleri eliyle devreye sokulmuştur. Çözüm süreciyle başlayan benim ‘Türkiye Batı’nın elinden yüz yıllık Kürt kartını alıyor’ diye yazdığım, devletin ortaya koyduğu çözüm iradesine karşı çıkılıyordu. Batı, Suriye rejiminin baskısından, katliamlarından kaçan masum insanlara kucağını açan Türkiye’ye karşı PYD/DAEŞ üzerinden cevap vermeye çalışarak açıkça PKK/PYD terör yapılanmasının bölgede ‘kantonlar adı altında etnik temizlik yapmasına’ kol kanat geriyordu.
PKK/PYD kirli savaş peşinde
Ülkenin Arap coğrafyasıyla bütün bağlantılarını kesecek bir kuşatmaya destek verilirken diğer taraftan da bu politikayı rahatlıkla uygulamak üzere PKK eylemlerinin bütün şiddetiyle yeniden sahaya yayılmasına imkan verilmekteydi. PKK artık Suriye’de kendine açılan alandan elde ettiği teçhizat ve ağır silahlarla saldırma fırsatı bularak hareket etmekteydi. PKK’nın ilan ettiği kirli ‘halk savaşı’ iç çatışmaya geri dönme, iç savaş taktik denemesiydi ki bunda başarılı olmak için şehir ve kasabalarda hendekler kazarak işe koyuldular.