Öncelikle bu yazının seçimden önce yazıldığını belirtmeliyim. Aslında seçim sonuçlarının belirleyen faktörlere bakılınca, sonucu önceden kestirmek mümkündür. Bu faktörler arasında, içinde bulunan konjonktürü, partilerin bu sürece verdikleri cevabı, parti politikalarının seçim beyannamelerine yansımalarını, bu politikaların bugün ve yarın için partilere oy vermiş olanlar ve bunun dışında kalanların somut tutumlarını ne düzeyde etkileyebileceği gibi hususlar sayılabilir.
Elbette ki, Türk toplumundaki temel siyasal bölünmenin kültürel/toplumsal eksen üzerinde şekillendiğini asla göz ardı edemeyiz. Tarihsel-siyasal sürecin ortaya çıkardığı bu temel bölünmenin, modernleşme süreci derinleştikçe üstüne sosyal farklılaşmaların, ekonomik ilişkilere dayanan yeni unsurların eklenmesi kaçınılmazdır.
Partiler ne söylüyor?
Partiler ve içinde bulunulan konjonktür arasındaki ilişki, partilerin 7 Haziran’dan bu yana ülkenin yaşadığı olaylara bakışı üzerinden değerlendirilebilir. Bugün Türkiye, Suriye merkezli olmak üzere bütün Ortadoğu’yu kuşatmaya dönük yeni bir uluslararası durumla karşı karşıyadır. Bunun görünürde, ülkeye yansıyan tarafı terör şeklindedir. Türkiye’nin sürdürdüğü Ortadoğu siyasetinden rahatsız olanlar, bu politikayı etkisiz kılmak, değiştirtmek için adeta geniş bir cephe oluşturmuş bulunmaktadırlar.