Seçime giderken, en çok merak edilen ve medyada hararetli
tartışmalara sebep olan konu hangi partinin ne kadar oy alacağıdır.
Bilhassa çoğu sosyal araştırmanın ne olduğundan habersiz
“anketçilerin” kamuoyu oluşturmak için ortaya attığı birtakım rakam
ve oranlar üzerinden yürütülen televizyon programlarının bıkkınlık
verdiğini söylemeye dahi gerek yoktur.
“Türkiye’de seçimleri belirleyen temel tercihlerin, tarihsel
siyasal bölünmeler ekseninde gerçekleştiğini, bunların içeriğini
veya anlam boyutunu dikkate almayan araştırmaların analitik
değerinin olmadığı, Bekir Ağırdır, İbrahim Uslu gibi birkaç değerli
araştırmacının dışında kime anlatılabilir?” Meseleyi piyasa mantığı
içinde ele alan, değişim değeri çerçevesinde kendisine yer açmış
bulunanların söylediklerine benzer tahminler yapmak mümkündür,
fakat bunun seçmen davranışı konusunda bize bir şey söyleme
şansından bahsetmek zordur.
Sorulması gereken soru şudur: Neden AK Parti dışındaki partiler,
karşılarında bunca yıl iktidarda kalmış, iktidarın yorgunluğunu
göstermesi gereken bir parti karşısında bocalamakta, bir alternatif
olma veya oluşturma konusunda yetersiz kalmaktadırlar?